Facia Sonrası Resimler

Gönül
2 min readJun 29, 2016

Dünden beri paylaşılan resimlere ben de bakıyorum elbet. İnsan merak ediyor. “N’oldu? Kim nasıl ağlıyor? Ortalık nasıl dağılmış? Ölen insan sayısı kaç?” Kaza, katliam, afetler üzücüdür, yıkar geçer. Buraya kadar her şey normal. Yaşanacak bir yas varsa yakının değilse ölen, toplum olarak yaşayacağımız yas toplamda taş çatlasın 1 hafta. Sonrası herkes kendi hayatında. Bu seneye kadar insan kendi başına gelmezmiş gibi düşündüğünden midir bilmem bayraklar asılırdı, FB profilimiz karalara bürünürdü ve bitti gitti. YAKININ YOKSA MAKSİMUM 1 HAFTA. Şimdi her an başına gelecekler için sen de korkuyorsun eminim. Artık güvenli yerler güvenli falan değil. Güvenli bir şehir yok. Doğusu batısı aynı korkuda. Geçen ay Ankara’ya gittim. İnanır mısın herkes gözüme bir mutlu geldi, 10 Ekim’den bu yana zaman geçti de ben ilk kez bu kadar burun buruna geldim o ölüm kokusuyla. Kızılay’da biri birine seslenir, benim soluk alışım bile değişir. Ama baktım insanlar mutlu vallahi bak! Mutlu olmayıp n’apsın adamlar onlar da haklı. Neyse, ben travmamı yeni yaşadım, korkumla yüzleştim bitti gitti. Ama bir çocuk geçerken yanımdan babasına “Baba her yer polis, bomba mı var?” dedi. Ahaa dedim, ben de çocuk gibi korkuyorum. Korkuyorum abi yalan yok.

Şimdi ben neden yazıyorum… Bu kadar apolitik, ömrünü kendi özgürlüğüne adamış biri olan ben geldim devlet meselesi konuşuyorum. Gerçi konuşamıyorum pek, kafamdan geçiyor sadece. Çünkü dün geceden sonra yazmasaydım başka türlü çıkardı acısı. Burda herhangi bir siyasi görüş ya da taraf gösterecek değilim. Zaten tarafım yok. O yüzden tartışmalara da kapalıyım. Esas konu: Kopuk bacaklar, patlamış kafalar… Neden? Neden bunu paylaşıyoruz? Neyin ispatı? Paylaştık alkış! Gördük adam ölmüş, gözünden kan gelmiş. Ne garip değil mi? Ne bekliyodun ki, adam asansör boşluğuna düşüp ölmedi. Hepimiz bilmiyor muyuz o insanların nasıl can verdiklerini? Aslında hepsi yaşamdan sonraki hayatta bedenimize n’oluyor meraktan belki de. Biz biz değiliz. Belki kimsenin farketmediği bir şeyi farkederiz resimde. İçimize bir ürperti gelir. Gelsin ama! Gelsin ki vicdanlı bir insan olduğumuzu kendimize kanıtlayalım tekrar tekrar. Buna gerek var mı kardeşim? Sevgili ebeveynlerimiz 7 yaşında çocuğuna Feysbuk açıyor, çocuk arkadaşlarını ekliyor, yeni nesil oyunlar oynuyor, yengelerini, babasının candostuyla arkadaş oluyor. Sonra o yengeler, amcalar, kuzenler kopmuş bacak resmi koyuyor. Neden? İyi ki paylaştın sevgili kardeşim… Bu gerçekten çok büyük bir tepki gösterme şekli. Gerçekten! Şimdi düşünsen, senin dedenin, sevgilinin, çocukluk arkadaşının resimleri var. Velev ki onlara olmuş olan. Allah korusun, tahtaya vur tabii ki. “Velev ki” dedim zaten. Ben de paylaştım tanımıyorum seni kusura bakma ama gerçekten tepki göstermek içindi. Görsündü insanlar nasıl can vermişler, nasıl acı çekmişler can pazarında. Hem belki sevdiklerinin kıymetini anlarlardı falan filan. Kusura bakma, acını paylaşıyorum. Demek ki “Yaaaağ, gördün mü paylaştığım resmi? Offf çok kötü ya, Allah sabır versin.”lerle olmuyor.

Hadi canım hadi… Çok öfkeliyim. Duyarlı görünüp hiçbir şey yapmayanlara, kan paylaşmaktan, bela okumaktan başka bir şeyin altından kalkamayanlara çok öfkeliyim. Ha, bu mu tek sorun derseniz, değil haliyle. Mümkün mü şu coğrafyada, şu dönemde tek sorunla yırtalım! Sadece yazdım işte. Bundan mütevellit burdayız.

--

--